Kasım Ayı Dikkat Çeken Yargıtay Kararları

Yargıtay 7.HD, 2023/2920 E. 2023/3322 K. RG:32383 28/11/2023
Taraflar arasındaki geçit hakkı kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Miktar itibariyle kesin olarak verilen İlk Derece Mahkemesi kararı, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 31.05.2023 tarihli yazısı ile kanun yararına temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı dava dilekçesinde özetle; maliki olduğu 142 ada 10 parsel sayılı taşınmazın genel yola çıkışının bulunmadığını, komşu parsel maliklerini tanımadığını, bu nedenle sadece parsel numaralarını bildirdiğini ileri sürerek, komşu taşınmazlar üzerinde en uygun görülecek güzergahtan muhik bir bedel karşılığında geçit hakkı kurulmasını talep ve dava etmiştir.
2. Mahkemece, komşu parsellere ait tapu kayıtları getirtilmiş; 142 ada 8 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki …’in ölü olduğunun anlaşılması üzerine yasal mirasçılarına ve diğer parsel maliklerine usulüne uygun tebligat yapılarak, davada yer almaları sağlanmıştır.
II. CEVAP
1. Davalılar …, …. ve ….. vekili, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, zemin değerinin düşük hesaplandığını, zemindeki su arkının DSİ Bölge Müdürlüğüne ait olup olmadığının sorulmadığı gibi geçit güzergahı üzerinde köprü yapılmasının uygun olup olmadığının da araştırılmadığını belirterek, bilirkişi raporuna itiraz etmiş ve davanın reddini savunmuştur.
2. Diğer davalılar, davaya cevap vermemiş; duruşmalara da katılmamışlardır.
3. Bir kısım davalılar vekili 09.01.20123 tarihli dilekçesi ile müvekkili …’ın 16.11.2022 tarihinde vefat ettiğini bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporlarına göre, geçit tesisi için en uygun güzergahın raporda ve ekli krokide 1 No.lu alternatif olarak gösterilen kısım olduğu; DSİ Bölge Müdürlüğünün yazı cevabına göre de söz konusu su arkının, kurumun herhangi bir plan/projesi kapsamında kalmadığı ve kuruma ait olmadığının bildirildiği gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile davacıya ait 142 ada 10 No.lu parsel lehine, davalılara ait 8 ve 22 No.lu parseller üzerinde bilirkişi raporunda 1 No.lu alternatif olarak gösterilen güzergahta geçit hakkı kurulmasına ve depo edilen 255,10 TL geçit bedelinin davalılara ödenmesine, miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü tarafından kanun yararına temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 31.05.2023 tarihli yazısında; aleyhine geçit tesisine karar verilen taşınmazlardan 142 ada 22 No.lu parselin … adına kayıtlı olduğunu, …’in 23.08.2020 tarihinde vefat etmiş olup mahkemece mirasçılık belgesinin temin edilmediğini, mirasçılarından davalı …’ın ise karar tarihinden önce 16.11.2022 tarihinde vefat ettiğini, ancak mahkemece, adı geçen davalının da mirasçılık belgesi temin edilmeksizin, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğini, 6100 sayılı HMK’nın 27 nci maddesinde düzenlenen “hukuki dinlenilme hakkı” gereği ve kamu düzeninden olan taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gibi diğer parsel malikleri aleyhinde açılan dava hakkında da bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, hükmün kanun yararına bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçit hakkı kurulması istemine ilişkin davada, taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. Kanun yararına temyiz talebinin dayanağını teşkil eden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesi şöyledir;
“(1) İlk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
(2) Temyiz talebi Yargıtayca yerinde görüldüğü takdirde, karar kanun yararına bozulur. Bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
(3) Bozma kararının bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilir ve Bakanlıkça Resmî Gazetede yayımlanır.”
2. 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde ise;
“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” hükmü düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
2. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; aleyhinde geçit hakkı kurulmasına karar verilen 142 ada 22 parsel sayılı taşınmazın bir kısım davalıların murisi … adına kayıtlı olduğu; mahkemece, kayıt maliki …’in mirasçılık belgesi temin edilmeksizin, nüfus kaydına göre tespit edilen mirasçılarının davalı olarak davaya dahil edildikleri; mirasçılarından davalı …’ın ise yargılama sırasında 16.11.2022 tarihinde vefat ettiği, bu hususun davalıyı yargılamada temsil eden vekili Av. … tarafından 09.01.2023 tarihli dilekçeyle bildirilmesine rağmen mahkemece, adı geçen davalının da mirasçılık belgesi temin edilmeksizin ve taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği anlaşılmıştır.
3. Bu durumda mahkemece, dava konusu 142 ada 22 parsel sayılı taşınmazın kayıt maliki … ile davalı mirasçısı …’ın mirasçılık belgelerinin ilgilisinden temin edilerek, yasal mirasçılarının usulüne uygun şekilde davaya katılımının sağlanması ve daha sonra işin esası hakkında oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın karar verilmesi doğru görülmediğinden, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
4. Kabule göre de, diğer parsel malikleri aleyhinde açılan dava hakkında olumlu-olumsuz bir hüküm kurulmamış olması da doğru değildir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Gülşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.01.2023 tarihli ve 2021/78 Esas, 2023/2 Karar sayılı kararının hukuki sonuçlarını etkilememek kaydıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA,
6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere kararın bir örneğinin ve dosyanın Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE,
13.06.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 10.HD, 2023/4120 E. 2023/6158 K. RG:32379 24/11/2023
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen iş kazasına dayalı manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen ve temyiz edilmeden kesinleşen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kardeşi olan …’ın davalılardan …’un şantiye şefi olduğu ve diğer davalı şirketin sahibi olduğu Gölbaşı kum ocağında kepçe operatörü olarak çalışmakta iken Aksu çayına dozerin devrilmesi sonucu vefat ettiğini belirterek müvekkillerinin her birisi için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 20.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazada ölen …’ın henüz işe girişi yapılmadığından kaza günü misafir olarak kaldığını, hiçbir yetki ve sorumluluğunun olmadığını, mesai saati dışında yetkisi olmadığı halde şantiye şefinden veya yardımcısından izin almadan yükleyicinin anahtarlarını kimseye haber vermeden idare binası alt katından anahtarların bulunduğu bölümden alarak yükleyiciyi çalıştırdığını, yanma … isimli yağcıyı da alarak sahayı tanımadığı halde Aksu çayının derinliğini bilmediği halde, belki de yükleyiciyi dahi tam olarak tanımadan akarsu yatağı çalışma alanına girdiğim, tecrübe eksildiği, sahayı ve akarsu derinliğini bilememe sebebi veya panik, dalgınlık vs. sebeplerden yükleyiciyi geri geri giderken akarsu içine kaçırdığını ve ölümlü kaza oluştuğunu, maktül …’ın henüz işe başlatılmadığını, misafir olarak geçici şekilde konaklamasına izin verildiğini, kendisine hiçbir yetki verilmediğini, kimseden izin almaksızın gizlice yükleyiciyi aldığını, kendisinin aslında kepçe operatörü olduğunu, davaya konu kaza ile ilgili ceza dosyasında müvekkili şirket temsilcisinin yargılanmadığını, bu nedenle de davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Dahili Davalılar beyanlarında; murisin kusurunun bulunmadığını beyanla davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece, Mahkemesinin 16.02.2015 tarihli ve 2008/314-2015/118 sayılı kararıyla; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Kapatılan 21 nci Hukuk Dairesinin 12.11.2015 tarihli ve 2015/17446 – 2015/20161 sayılı ilamında; davacı tarafın 16.02.2015 tarihli duruşmaya katılmaması nedeni ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150 nci maddesinin 1 nci fıkrası gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, “… İş kazası tarihi, iş kazasının gerçekleşme hiçimi, iş kazasının meydana gelmesinde davacılar murisinin %35 oranındaki kusur oranı, davacıların sosyal ve ekonomik durumu, davacıların bu ölüm olayı nedeniyle çektiği ve çekeceği üzüntü, ülkenin ekonomik koşulları, davalı işverenin mali durumu, paranın satın alma gücü, 22.06.1966 gün 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirtilen ilkeler ve hak nesafet kuralları gözönünde tutularak, mahkememizce, vefat eden sigortalının kardeşleri olan davacılardan her biri için 5.000,00’er TL olarak hükmedilmesinin hakkaniyete uygun olacağı…” gerekçesiyle “Davanın KISMEN KABUL ve KISMEN REDDİ ile;
1-) 5.000,00 TL manevi tazminat alacağının 15.01.2004 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine,
fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-) 5.000,00 TL manevi tazminat alacağının 15.01.2004 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine… “dair kesin olarak karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü 17.02,2023 tarihli kanun yararına temyiz dilekçesinde; bir kısım dahili davalıların mirası hükmen reddine dair verilen Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2018 tarih ve Esas: 2016/464, Karar: 2018/520 sayılı kararı değerlendirilmeksizin davanın kısmen kabulüyle hükmolunan bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle kararın 6100 sayılı Kanun’un 363 ncü maddesinin 2 nci fıkrası gereğince kanun yararına temyizen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasına dayalı manevi tazminat davasında mahkeme kararından önce mirası reddeden bir kısım davalıların sorumluluğuna ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulur.
2. Temyiz talebi Yargıtay’ca yerinde görüldüğü takdirde, 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca karar kanun yararına bozulur ve bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmaz.
3. 4721 sayılı Kanun’un Mirasın reddine dair 605 vd maddeleri
4. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi, 6100 sayılı Kanun’un 369 ncu ve Geçici 3 ncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Davacılar murisinin davalıya ait olup diğer dahili davalıların mirasçısının şantiye şefi olduğu şantiyede kepçe operatörü iken gelişen kaza ile vefat ettiği, olayda davalıların da kusurunun bulunduğu ileri sürülerek davalılardan manevi tazminat isteminde bulunulduğu, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
2. Dosyanın incelenmesinde, olay anında şantiye şefi olan ve olayda kusuru bulunduğu ileri sürülen …’un dava devam ederken 09.09.2013 tarihinde vefat ettiği, mirasçıların davaya dahil edildikleri ve mirasçılarından …, … ve …’un Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2018 tarih ve Esas: 2016/464, Karar: 2018/520 sayılı ilâmıyla mirası hükmen reddettiklerine karar verildiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda anılan mirasın hükmen reddi incelenmeksizin davanın kısmen kabulü ile hükmolunan manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
3. Şu halde mahkemece, bir kısım dahili davalıların mirası hükmen reddine dair verilen Finike Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.11.2018 tarih ve Esas: 2016/464, Karar: 2018/520 sayılı kararı değerlendirilmeksizin davanın kısmen kabulüyle hükmolunan bedelin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
4. Diğer taraftan her ne kadar bozmaya konu edilmemiş ise de, 6100 sayılı Kanun’un 369 ncu maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin hususlar yönünden yapılan incelemede, Mahkemece “…davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, her bir davacı için verilen manevi tazminat hükmü kabul ve ret edilen miktarlar bakımından kesinlik sınırının altında kalmakla; KESİN olmak üzere karar verildi. 02.07.2021” şeklinde verilen kararın hükmedilen tutarların ayrı ayrı 2021 yılı kesinlik sınırı olan 4.270,00 TL nin (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427 nci maddesi) üstünde olması nedeniyle isabetsiz bulunmuştur.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
31.05.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.