Ocak Ayı Dikkat Çeken Yargıtay Kararları

20/01/2024 tarihli 32435 sayılı RG ile yayımlanan Yargıtay 3.HD, 2023/1368 E. 2023/3200 K. ilamı;
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece kesin olarak verilen kararın kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının imzaladığı abonelik sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketten elektrik enerjisi satın almaya başladığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği davalının tüketimlerinin faturalandırıldığını ancak davalının düzenlenen faturaların ödemesini yapmadığını, borçların ödemesi için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile lehine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin dava konusu adreste 08.04.2002 ile 30.06.2004 tarihleri arasında faaliyette bulunduğunu, bu tarihler arasında işletmesine ait tüm elektrik faturalarını ödediğini, icra takibinde 08.04.2013 ile 08.10.2014 dönemine ait elektrik tüketim bedellerinin talep edildiğini, bu tarihler arasında elektrik kaydının bulunmadığını, takibin haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takibin 001006155062 nolu hesaba ait aboneliğe tahakkuk ettirilen 26.02.2013-24.09.2014 tarihleri arasında sayaçtan geçen kullanıma ilişkin fatura bedelleri ile gecikme faizi ve KDV’sinin tahsili talebine dayandığı, sayaç abonelik sözleşmesi sunulamamış ise de davalı tarafın dava konusu adrese ve sayaca ilişkin cevap dilekçesinde 08.04.2002-30.06.2004 dönemi yönünden kullanımın ve bu döneme ilişkin borcun ödendiğinin kabul edilmesi karşısında, taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğunun kabul edildiği, adresi terk etmiş olmasının abone olan davalının sorumluluğunu kaldırmayacağı, dosya kapsamına göre herhangi bir fesih kaydına rastlanmadığı, hu sebeple sayaçtan geçen tüketimden ve o tarihte geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre hesaplanacak tahakkuktan davalının sorumlu olacağı, alman 17.11.2021 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve yerleşik kararlara uygun olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun takip dosyasına itirazının kısmen iptali ile takibin 1.846,00 TL asıl alacak, 165,59 TL takip tarihine kadar işlemiş gecikme faizi ve 29,74 TL işlemiş faizin KDV’si olmak üzere toplam 2.041,33 TL üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle devamına, fazla talebin reddine, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’sî oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kesin olarak karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığının 17.02.2023 tarihli yazısında; davacı şirketin, davalı ile imzalanmış abonelik sözleşmesi olduğunu iddia etmişse de bu iddiasını ispat edecek herhangi bir sözleşme ibraz etmediği, davalının da 08.04.2002 ile 30.06.2004 tarihleri arasında kiracı olarak faaliyette bulunduğu döneme ilişkin faturaları ödediğini ve adına düzenlenmiş bir abonelik sözleşmesi bulunmadığını savunduğu, Mahkemece davacı şirketin fatura kesilen dönemde davalının fiili kullanıcı olduğu iddiasında bulunmadığı da dikkate alınarak davalının 1006155062 sözleşme hesap numaralı abonelik sözleşmesinin tarafı olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, 08.04.2002-30.06.2004 dönemi yönünden kullanımın ve bu döneme ilişkin borcun ödendiğinin kabul edilmesi karşısında taraflar arasında abonelik sözleşmesinin bulunduğu, adresi terk etmiş olmasının abone olan davalının sorumluluğunu kaldırmayacağı, dosya kapsamına göre herhangi bir fesih kaydına rastlanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı şirket tarafından davalıya tahakkuk ettirilen elektrik tüketim bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Somut olayda; … sözleşme hesap numaralı abonelik sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine, borçlu davalının haksız yere itiraz ettiği ileri sürülerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesi talep edilmiş, Mahkemece alınan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
2. İspat, bir olayın veya hukuksal durumun varlığı veya yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen, ispat yükü üzerinde olan tarafın deliller vasıtasıyla yürüttüğü inandırma faaliyetidir. 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
3. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden; davalının dava konusu adreste 08.04.2002 ile 30.06.2004 tarihleri arasında faaliyette bulunduğu, davalının davacı şirkete başvurusu sonrasında davacı şirketçe verilen 03.02.2021 tarihli cevapta, arşivlerinde davalı adına sözleşme ve belgelere ulaşılamadığının belirtildiği, davalının cevap dilekçesinde ve aşamalarda ileri sürdüğü beyanlarında, dava konusu adreste faaliyette bulunduğu dönemin 08.04.2002 ile 30.06.2004 tarihleri arası olduğunu, iş yeri açılış ve kapanış tarihlerim dosyaya sunduğunu, bu tarihleri arasında davacı şirketle sözleşme yapmadığını, aboneliğin dava dışı taşınmaz maliki adına olduğunu, yine dosyaya sunduğu davacı şirkete başvurusu sonrasında verilen cevapta da adına kayıtlı herhangi bir borç ve sözleşme olmadığının beyan edildiğini belirttiği, davacı şirketin dosyaya sunduğu 26.03.2021 tarihli yazısında İse, devam etmekte olan arşiv çalışması nedeniyle abonelik sözleşmesine ulaşılamadığını bildirdiği, davacı şirketçe takibe konu edilen dönem olan 08.04.2013 ile 08.10.2014 döneminde davalının ilgili adreste fiili kullanıcı olduğunun iddia edilmediği de nazara alındığında, davalının ilgili sözleşme hesap numaralı abonelik sözleşmesinin tarafı olduğu ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğundan, Adalet Bakanlığının yerinde görülen temyiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın bu yönden sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Kararın bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
09.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
20/01/2024 tarihli 32435 sayılı RG ile yayımlanan Yargıtay 6. HD, 2023/3648 E. 2023/3788 K. ilamı;
Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının reddine karar verilmiştir.
Mahkemece kesin olarak verilen kararın, kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının, müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, 23.06.2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında, kooperatif üyelerinden spor tesisi yapımı amacıyla ek ödeme olarak 2.500,00 TL tahsil edilmesi yönünde karar alındığını, yasal süresi içinde genel kurul kararının iptali için dava açılmadığını ve kararın kesinleştiğini, fakat davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını ve davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; imar problemleri nedeniyle sosyal tesisin yapılamayacağını, faiz oranı ile temerrüt tarihine dair hesaplamaların hatalı olduğunu savunarak davanın reddi ile davacının icra takibinde talep edilen meblağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kooperatif tarafından 23/06/2019 tarihli genel kuralda üyelerden ek aidat alınacağına dair karar alındığı, davacının talebinin açıkça ek ödemeye ilişkin olduğu, genel kurulda bu karar için 101 adet olumlu oyun kullanıldığı, davacı kooperatifin toplam 215 üyesinin bulunduğu bu hali ile 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 52. Maddesinde emredici olarak düzenlenen nisabın sağlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının, kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığının 02.10.2023 tarihli yazısında; genel kurulun bilanço açığının kapatılması istemiyle değil sosyal tesisin yenilenmesi istemiyle aldığı genel giderlere katılma alacağına ilişkin ek aidat toplanması kararının, Kooperatifler Kanunu’nun 52 nci maddesinde düzenlenen tüm ortakların 3/4’ü olarak aranan ağırlaştırılmış nisaba değil, 51 nci maddesinin birinci fıkrasındaki karar nisabına tabi olduğu ve iptalinin kabil bulunduğu gözetilerek bu cihette yapılacak inceleme ve değerlendirmenin sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kooperatif aidat alacağından kaynaklanan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363. maddesi, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 31., 51. ve 52. Maddeleri
3. Değerlendirme
1. 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun “ek ödeme yüklemi” başlıklı 31. maddesi ile ana sözleşmenin ortakları ek ödemelere yükümlendirebileceği, ancak ek ödemelerin sadece bilanço açıklarım kapatmada kullanılabileceği, ek ödemenin sınırsızca yüklenebileceği gibi, belirli miktarlarda veya iş hacmi ile veya paylarla orantılı olarak sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Ayrıca anılan Yasa’nın 52/1. maddesinde, ek ödeme konulmasına ilişkin kararların bütün ortakların % ünün rızasının gerektiği düzenlemeye bağlanmış bulunmaktadır.
2. Somut olayda dava konusu aidat alacağının dayanağı, 23.06.2019 tarihli genel kurulda, spor tesisi yapımı amacıyla kooperatif üyelerinden ek aidat toplanması kararıdır. Yukarıda açıkladığımız üzere, söz konusu genel kurul kararı ek ödeme yükümlülüğü getiren ve özel karar nisabı ile alınması gereken kararlardan değildir. Bu durumda Mahkemece, 23.06.2019 tarihli genel kurulda nisabın sağlanmadığı değerlendirilerek karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile 6100 sayılı Kanunun 363 ncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA,
Aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine,
13.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.