Tüketici Kavramı ve Hukuki Boyutu

Yazar: Av. Deniz Nalbant
Giriş
Tüketici, günümüz ekonomik sisteminde yalnızca mal ve hizmetlerin alıcısı değil, aynı zamanda reklamların ve pazarlama faaliyetlerinin de doğrudan hedefidir. Tüketici davranışlarının hukuki düzenlemelere yansıması, özellikle tüketicinin korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) temel yasal çerçeveyi oluşturmakta; reklamlar, satış yöntemleri ve tüketici işlemlerine ilişkin düzenlemelerle tüketicinin ekonomik çıkarları ve irade serbestisi korunmaktadır.
Aşağıda, öncelikle tüketici kavramına ilişkin genel bilgiler verilecek, ardından Türk hukukundaki dar ve geniş anlamları ile tüketici tanımı detaylı biçimde ele alınacaktır.
I. Tüketici Kavramına Genel Bakış
1. Reklamların Hedef Kitlesi Olarak Tüketici
Reklam ve tanıtım faaliyetleri, genellikle toplumun büyük bir kesimini kapsayan “tüketici” kitlesine yöneliktir. Ancak tüketici kitlesi, eğitim düzeyleri, sosyoekonomik durumları ve bireysel özellikleri bakımından oldukça heterojen bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, reklamlar her zaman tüm tüketicilere değil, belirli bir hedef kitleye yönelik hazırlanır. Pazarlama stratejileri, çoğu zaman “ortalama tüketici” kavramı esas alınarak şekillendirilir. Bu kavram, reklamların değerlendirilmesinde de temel bir ölçüt olarak kabul edilmektedir.
Reklamların yalnızca belirli bir gruba hitap etmesi mümkündür; fakat asıl amaç, sunulan mal veya hizmetin satın alınabilirliğini hedef kitle nezdinde artırmaktır. Bu çerçevede, toplumda temel eğitim seviyesindeki bireyler gibi manipülasyona daha açık grupların, özellikle aldatıcı reklamlar ve saldırgan satış teknikleri nedeniyle daha kolay mağdur olabildiği gözlemlenmektedir.
2. Türk Hukukunda Tüketici Tanımı
3. Hukuki Anlamda Tüketici: Dar ve Geniş Yaklaşımlar
Türk hukukunda “tüketici” kavramı hem dar hem de geniş anlamda değerlendirilebilir.
-
Dar Anlamda Tanım (Kanuni Tanım)
6502 sayılı TKHK’nın 3/1-k maddesine göre tüketici:
“Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişidir.”[1]
Bu tanıma göre tüketici sayılabilmek için iki temel koşul bulunmaktadır:
- İlgili kişi gerçek ya da tüzel kişi olmalıdır.
- İşlem, ticari veya mesleki amaç dışında, kişisel ihtiyaç doğrultusunda gerçekleştirilmelidir.
Bu çerçevede, bir bireyin satın aldığı mal veya hizmeti bizzat kendisinin kullanması şart değildir; önemli olan, işlem anındaki amacının ticari ya da mesleki olmamasıdır.
-
Geniş Anlamda Yaklaşım
Özellikle Avrupa Birliği müktesebatında ve doktrinde yer alan geniş anlamda tanımda ise, tüketici “ticari veya mesleki faaliyeti dışında kalan herhangi bir amaçla sözleşme yapan kişidir.”[2] Bu yaklaşım, tüketici lehine korumanın kapsamını genişletmeyi amaçlamaktadır.
Bu tanımdan yola çıkarak bir işlemin tüketici işlemi sayılması için temel 2 şart sıralanabilir:
- Tüketici gerçek veya tüzel kişi olmalı,
- Mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla satın almış olmalı.
3. Tüzel Kişiler Tüketici Sayılabilir mi?
Tüketicinin kim olduğunu belirlerken önem arz eden şey kişinin ürünü başkasına satmak amacı olmaksızın ilgili sözleşmeyi yapmasıdır. Her ne kadar satıcı-sağlayıcıların eylemlerinde ticari veya mesleki amaç gütmesi önem arz etse de tüketici için bu durumun tam tersi mevcut olmalıdır, yani birey ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmelidir. Kişi satın aldığı malı şahsen kullanmak zorunda değildir fakat malı satın alırken ki gayesi önem arz eder. TKHK kapsamında hem gerçek hem de tüzel kişiler tüketici olabilir. Dernekler, vakıflar ve meslek kuruluşları gibi ticari amacı olmayan tüzel kişiler tüketici sıfatına haiz olabilir. Ancak ticaret şirketleri bu kapsamda değerlendirilemez. Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 19/1. maddesi uyarınca, ticaret şirketlerinin ticari faaliyet amacı güttüğü varsayıldığından, bunların yaptığı işlemler tüketici işlemi olarak kabul edilmez.
Yargıtay da yerleşik içtihatlarında, ticaret şirketlerinin yaptıkları alım-satım işlemlerinin kural olarak ticari nitelik taşıdığını ve dolayısıyla TKHK kapsamına girmediğini belirtmektedir[3].
4. Gerçek Kişi Tacirlerin Durumu
Gerçek kişi tacirlerin bazı işlemleri tüketici işlemi olarak değerlendirilebilir. Örneğin, tacirin şahsi ihtiyaçları için yaptığı alışverişlerde tüketici sıfatı kazanması mümkündür. Ancak şirket adına veya ticari işletmesi kapsamında yapılan işlemler bu kapsam dışında kalır. Burada belirleyici olan, işlemin amacı ve niteliğidir. Şirket adına yapılan alımlar, niteliği gereği ticari amaç taşıdığı için tüketici işlemi olarak nitelendirilemez.
Sonuç
Tüketici kavramı, hem ekonomik hem de hukuki açıdan önemli bir yere sahiptir. Özellikle 6502 sayılı TKHK ile birlikte tüketici lehine getirilen düzenlemeler, yalnızca bireysel değil, toplumsal refahın da korunmasını amaçlamaktadır. Tüketici işlemlerinin kapsamı, işlemin taraflarının niteliği ve işlem anındaki amaç ile doğrudan ilişkilidir. Ticari veya mesleki amacı olmayan her birey veya uygun şartları sağlayan tüzel kişiler tüketici sıfatı kazanabilirken, bu sınırın dışında kalanlar TKHK korumasından yararlanamamaktadır.
Gerek doktrinde gerekse içtihatlarda, tüketici kavramının değerlendirilmesinde “ortalama tüketici” ölçütü ve işlemin amacı belirleyici unsur olarak öne çıkmaktadır. Bu nedenle, her somut olayda sözleşmenin tarafları ve işlem amacı dikkatle analiz edilmelidir.
DİPNOTLAR
[1] Rüknettin Kumkale, 100 Soruda Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 24
[2] Murat Aydoğdu, Tüketici Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara, 2015, s.82; Neval Okan, Ağ Reklamları ve Haksız Rekabet, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2011,s.59.
[3] Yargıtay, HGK, 2000/19-1255 Esas, 2000/1249 Karar. “Somut olayda davacı Ltd. Şirketi, tüzel kişilik adına ticari işletmesinde kullanmak üzere ticari vasıfta kamyonet almıştır. Özel amaçlı satın almalar için uygulanan 4077 sayılı yasanın,davacı şirkete ait araç yönünden uygulanması söz konusu değildir. Bu itibarla, taraflar arasındaki, uyuşmazlığın çözümünde 4077 sayılı yasanın uygulanması söz konusu olmayacaktır. Mahkemece, ticari nitelik taşıyan uyuşmazlığın tüketici mahkemesi sıfatıyla incelemesi ve karara bağlanması yasaya aykırıdır. Tarafların tüzel kişi tacir bulunması nedeniyle bu davanın genel hükümlere göre açılmış bir dava olarak kabulü ile verilecek bir ara kararıyla davanın genel mahkemede açıldığının kabulü ile harcın tamamlattırılması ondan sonra tarafların iddia ve savunmalarının incelenmesi ve hasıl olacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.”.