Enerji Piyasası ve Yatırımcı-Devlet Uyuşmazlıklarında Tahkimin Rolü

Yazar: Av. Ahmet Berker
I. Giriş
Yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarının çözümünde tahkim mekanizmaları, özellikle enerji sektörü gibi yüksek sermaye ve teknik bilgi gerektiren alanlarda öne çıkmaktadır. Türkiye, stratejik coğrafi konumu ve enerji piyasasındaki genişleme hedefleri nedeniyle, yatırım tahkimi süreçlerinde hem ev sahibi devlet hem de yatırımcı açısından kilit bir role sahiptir. Bu yazı, uluslararası yatırım tahkiminde tahkimin işlevselliğini, Türkiye’nin bu süreçlerdeki konumunu ve enerji sektörüne yansıyan etkilerini incelemektedir.
II. Türkiye’de Tahkimi Düzenleyen Ana Mevzuatlar
Türkiye’de tahkime ilişkin düzenlemeler, ulusal ve uluslararası uyuşmazlıkların çözümüne yönelik farklı hukuk kurallarıyla şekillenmiştir:
1. Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK):
Türkiye’de uluslararası tahkimi düzenleyen temel mevzuat, 2001 yılında yürürlüğe giren 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunudur. MTK, UNCITRAL Model Kanunu temel alarak hazırlanmış ve uluslararası yatırım tahkimi ile ticari tahkim süreçlerinde kullanılmaktadır. MTK, özellikle yabancı unsurlar içeren tahkim anlaşmalarını ve süreçlerini düzenler. Ayrıca, tahkimde uygulanacak usul, hakemlerin atanması ve kararların bağlayıcılığı gibi temel ilkeleri içermektedir.
2. Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK):
6100 sayılı HMK, Türkiye’de iç tahkime ilişkin usul ve esasları düzenler. HMK’nın tahkimle ilgili hükümleri, ulusal uyuşmazlıkların tahkim yoluyla çözümüne yöneliktir ve tahkim anlaşması, hakem heyetlerinin yetkileri ve tahkim kararlarının iptali gibi konuları kapsar.
3. New York Konvansiyonu:
Türkiye, 1992 yılında “Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Hakkında New York Sözleşmesi” ne taraf olmuştur. Bu sözleşme, uluslararası tahkim kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizi açısından temel bir çerçeve sunmaktadır.
4. Enerji Şartı Anlaşması (EŞA):
Türkiye, enerji yatırımlarını korumayı amaçlayan EŞA’nın aktif bir tarafıdır. EŞA, enerji sektöründeki yatırım uyuşmazlıklarının tahkim yoluyla çözülmesini sağlayan önemli bir mekanizma sunmaktadır.
5. ICSID Sözleşmesi:
Türkiye, ICSID Sözleşmesi’ne taraf bir ülke olarak, yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarının çözümünde ICSID tahkim mekanizmasını kabul etmektedir.
III. ICSID ve Türkiye’nin Rolü
ICSID (Uluslararası Yatırım Uyuşmazlıklarının Çözüm Merkezi), Türkiye’nin yatırım uyuşmazlıklarının çözümünde sıklıkla tercih edilen bir tahkim platformudur. Türkiye, son yıllarda özellikle enerji ve altyapı projelerine ilişkin anlaşmazlıklarda ICSID tahkimine taraf olmuştur. 2024 itibarıyla, ICSID tarafından tahkim prosedürlerinde yapılan değişiklikler, süreçlerin hızlandırılmasını ve maliyetlerin azaltılmasını hedeflemiştir. Bu değişiklikler, yatırımcılar için tahkime başvurma motivasyonunu artırırken, Türkiye gibi ev sahibi ülkelerin de bu süreçlere uyum sağlamasını gerektirmektedir.
Son yıllarda Türkiye’nin taraf olduğu davalarda yenilenebilir enerji yatırımlarına ilişkin uyuşmazlıklar ön plana çıkmıştır. Bu davaların büyük bir kısmı, devlet tarafından sağlanan teşviklerin kaldırılması veya projelerin uygulanmasındaki idari gecikmelerle ilişkilidir. Türkiye’nin tahkim davalarındaki deneyimi ve bu davaların sonuçları, ülkenin yatırımcılarla ilişkilerinde belirleyici olmaktadır.
1. Türkiye ile İlgili Örnek ICSID Kararları
-
Saba Fakes v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/07/20)
Uyuşmazlık Konusu: Bu dava, Türkiye’de telekomünikasyon sektörüne yapılan bir yatırım ve yatırımcıya verilen lisansların sonlandırılmasıyla ilgilidir.
Sonuç: ICSID, davacının bir yatırımcı olmadığına ve davanın ICSID’in yetkisi kapsamında değerlendirilemeyeceğine karar verdi. Bu karar, yatırımcı tanımının ICSID tahkiminde ne kadar önemli olduğunu göstermiştir.
-
Libananco Holdings Co. Limited v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/06/8)
Uyuşmazlık Konusu: Bu dava, Türkiye’de enerji sektörüne yönelik bir yatırım ve Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik’e el konulmasıyla ilgilidir.
Sonuç: ICSID, Türkiye’nin tespit ettiği dolandırıcılık iddialarını kabul etti ve davacının ICSID yetkisini kötüye kullandığını belirtti. Türkiye’nin savunması başarılı olmuş ve davanın düşmesine yol açmıştır.
-
Alapli Elektrik B.V. v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB/08/13)
Uyuşmazlık Konusu: Türkiye’nin enerji sektöründeki teşvik politikalarındaki değişiklikler ve yatırımcıya verilen hakların geri alınması.
Sonuç: Tahkim heyeti, Türkiye’nin yatırımcıya adil ve eşit muamele sağladığını belirterek davayı reddetti. Bu karar, Türkiye’nin enerji sektöründe uluslararası tahkim prosedürlerini başarıyla savunduğu bir dava olarak dikkat çekmiştir.
-
Cementownia “Nowa Huta” S.A. v. Republic of Turkey (ICSID Case No. ARB(AF)/06/2)
Uyuşmazlık Konusu: Türkiye’de çimento sektöründeki bir yatırım ve bu yatırıma yönelik alınan idari tedbirler.
Sonuç: ICSID, davacının sahte belgeler sunduğuna karar verdi ve davayı reddetti. Bu durum, Türkiye’nin etkin savunma mekanizmaları geliştirdiğinin bir örneğidir.
IV. Enerji Şartı Anlaşması (EŞA) ve Yeni Gelişmeler
Enerji Şartı Anlaşması (EŞA), enerji yatırımlarını koruma amacıyla oluşturulmuş uluslararası bir çerçeve sunmaktadır. Türkiye, bu anlaşmanın aktif bir tarafı olmaya devam ederken, bazı Avrupa ülkelerinin EŞA’dan çekilme kararı, enerji yatırımları ve uyuşmazlık çözüm mekanizmaları açısından farklı fırsatlar ve zorluklar yaratmaktadır.
Özellikle yenilenebilir enerji projelerine yönelik uluslararası yatırımlar, tahkim davalarında giderek daha fazla gündeme gelmektedir. Güneş ve rüzgâr enerjisi gibi projeler, Türkiye’nin enerji politikalarının odağında yer almakta ve yatırımcılar için cazip fırsatlar sunmaktadır. Ancak, bu projelerde yaşanan hukuki sorunlar ve teşvik politikalarındaki değişiklikler, tahkim mekanizmalarını kaçınılmaz hale getirmektedir. Türkiye’nin yenilenebilir enerji politikalarına yönelik düzenlemelerinin, tahkim süreçlerindeki etkisi büyük önem taşımaktadır.
V. Türkiye’de Yasal Düzenlemeler ve Yargıtay Kararları
2024 itibarıyla, Türkiye’de tahkim ile ilgili yasal çerçevede yapılan güncellemeler, yatırımcılar açısından güven verici bir ortam yaratmaktadır. Yargıtay’ın son kararları, tahkim kararlarının Türkiye’de tanınması ve tenfizine ilişkin prosedürleri sadeleştirerek tahkim süreçlerini hızlandırmıştır. Bu düzenlemeler, özellikle enerji sektörüne yapılan doğrudan yabancı yatırımları teşvik eden bir etki yaratmıştır.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı (E. 2023/688 K. 2023/1348 T. 21.12.2023): Bu kararda, taraflar arasındaki hakem kararının iptali davası incelenmiştir. Mahkeme, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nin davanın reddine ilişkin kararını değerlendirmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (E. 2024/642 K. 2024/2252 T. 20.03.2024): Bu kararda, hakem kurulu kararı, bilirkişi raporu ve tahkim süresinin uzatılması gibi konular değerlendirilmiştir.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Kararı (E. 2023/6835 K. 2024/3281 T. 25.04.2024): Bu kararda, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu ve 5718 sayılı MÖHUK’un ilgili maddeleri incelenmiştir.
Yenilenebilir enerji projelerine ilişkin uyuşmazlıklarda tahkim kararlarının uygulanabilirliği, sektöre duyulan güveni artırmaktadır. Bu durum hem yerel hem de uluslararası yatırımcılar açısından Türkiye’nin cazip bir pazar olarak görülmesini sağlamaktadır.
VI. Küresel Trendler ve Türkiye’nin Geleceği
Küresel yatırım uyuşmazlıklarının çözümünde yeni yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği’nin Yatırım Mahkemesi Sistemi gibi alternatif çözüm yöntemleri, geleneksel tahkim mekanizmalarına olan ilgiyi azaltmaktadır. Ancak Türkiye, geleneksel tahkimin yatırım çekme kapasitesindeki önemini korumaktadır.
Yatırımcı-devlet uyuşmazlıklarının çözümüne yönelik sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda, çevresel ve sosyal kriterlerin yatırım anlaşmalarında daha fazla yer bulduğu görülmektedir. Türkiye’nin bu yeni nesil anlaşmalara adapte olması, hem enerji sektörü hem de diğer yatırımlar açısından uzun vadeli avantajlar sağlayabilir.
VII. Sonuç
Uluslararası yatırım tahkimi, Türkiye’nin enerji sektörü ve genel yatırım ortamı için kritik bir öneme sahiptir. Türkiye’nin yenilenebilir enerji yatırımlarındaki büyüme potansiyeli, tahkim mekanizmalarının daha etkin kullanılmasını gerektirmektedir. ISTAC gibi yerel tahkim merkezlerinin uluslararası bilinirliğinin artırılması ve tahkim süreçlerindeki yasal düzenlemelerin geliştirilmesi, Türkiye’nin bu alandaki gücünü pekiştirecektir. 2024 itibarıyla, Türkiye’nin tahkimdeki deneyimi ve pozisyonu, hem yatırımcılar hem de uluslararası toplum için dikkate değer bir örnek oluşturmaktadır.
Konu hakkında detaylı bilgi almak isterseniz info@berkerberker.com adresinden bize ulaşabilirsiniz.